ilgiyle

listen to the pronunciation of ilgiyle
Türkçe - İngilizce
curiously
interestedly
ilgi
attention

My children share my attention. - Çocuklar benim ilgimi paylaşırlar.

Tom always wants to be the center of attention. - Tom her zaman ilgi odağı olmak ister.

ilgi
{i} relevance

Relevance is a key element in communication. - İlgi, iletişimde anahtar bir unsurdur.

Objection. This certainly has no relevance. All objections have been waived till the trial. - İtiraz ediyorum. Bunun kesinlikle hiç bir ilgisi yok. Bütün itirazlar duruşmaya kadar ertelenmiştir.

ilgi
{i} relevancy
ilgi
interest

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok ilginç buldum.

He has no interest in politics. - Onun politikaya ilgisi yok.

ilgi
concern

This does not concern you at all. - Bu seni hiç ilgilendirmez.

To tell the truth, this matter does not concern it at all. - Gerçeği söylemek gerekirse, bu konu onu hiç ilgilendirmez.

ilgi
care

A good workman always takes care of his tools. - İyi bir işçi her zaman aletleriyle ilgilenir.

He took care of the business after his father's death. - O, babasının ölümünden sonra işle ilgilendi.

ilgi
{i} thought

I thought you might be interested in this. - Bununla ilgilenebileceğini düşündüm.

I look forward to hearing your thoughts on this matter. - Bu konu ile ilgili düşüncelerini duymaya can atıyorum.

ilgi
relevant

I don't see how that's relevant. - Onun nasıl ilgili olduğunu anlamıyorum.

How dare you say that's not relevant! - Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!

ilgi
interesse
ilgi
concerns

It concerns the State. - Bu devleti ilgilendiriyor.

Where to go and what to see were my primary concerns. - Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.

ilgi
connecting link
ilgi
countenance
ilgi
pertinence
ilgi
solicitude
ilgi
bug
ilgi
involvement

Tom denied any involvement in the killing. - Tom cinayetle herhangi bir ilgisi olduğunu yalanladı.

ilgi
rapport
ilgi
relationship

If indifference is the kiss of death for a relationship, then complacency is the kiss of death for a business. - İlgisizlik bir ilişki için ölüm öpücüğü ise öyleyse rahatlık bir iş için ölüm öpücüğüdür.

My relationship with Tom is none of your business. - Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez.

ilgi
liking
İlgi
ınterest

He has no interest in politics. - Onun politikaya ilgisi yok.

It seems interesting to me. - O bana ilginç görünüyor.

ilgi
relation

My relationship with Tom is none of your business. - Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez.

I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely. - Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.

ilgi
attachment
ilgi
reference

I apologize that I'm not able to give a better reference to this work. - Bu işle ilgili daha iyi bir referans veremeyeceğim için özür dilerim.

I copied down several useful references on gardening. - Bahçecilikle ilgili birkaç faydalı referansı kopyaladım.

ilgi
relation, connection, bearing; concern, interest; care, attention; affinity
ilgi
bearing
ilgi
connexion
ilgi
affinity
ilgi
chem. affinity
ilgi
curiosity
ilgi
connection

I have no connection the matter. - Konuyla hiçbir ilgim yok.

Two men have been arrested in connection with Tom's murder. - Tom'un öldürülmesiyle ilgili olarak iki adam tutuklandı.

ilgi
respect

With respect to financial matters, Mr. Jones knows more than anyone else in the company. - Mali konularla ilgili olarak, Bay Jones şirketteki başka birinden daha çok bilir.

With respect to these letters, I think the best thing is to burn them. - Bu mektuplarla ilgili olarak, sanırım en iyi şey onları yakmaktır.

ilgi
relation, connection; relevance
ilgi
regard

I'd like to point out some problems regarding your suggestion. - Senin önerinle ilgili bazı sorunları işaret etmek istiyorum.

The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army. - Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.

ilgi
interest, concern
ilgi
relativeness
ilgi
sympathy
ilgi
sympathies
ilgi
tieup
ilgi
relatedness
Türkçe - Türkçe

ilgiyle teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

ilgi
Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik
ilgi
Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi
ilgi
İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk
ilgi
Alaka

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır. - Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

ilgi
Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma
İlgi
nazarıdikkat
İlgi
alaka

Bir web sitenin gördüğü alaka onun muhtevasına bağlıdır. - Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

ilgiyle