hissedilme

listen to the pronunciation of hissedilme
Türkçe - İngilizce

hissedilme teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

hisset
{f} felt

She was very well before lunch, but felt sick afterward. - O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.

I felt an uncomfortable tightness in my chest. - Göğsümde tatsız bir daralma hissettim.

hissedilmek
perceived
hisset
{f} feeling

We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live. - Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.

I was not feeling very hungry. - Çok aç hissetmiyordum.

hisset
{f} sensing

Sensing danger, he ran away. - Tehlikeyi hissetti, kaçtı.

hissedilmek
be perceived
hisset
{f} feel

People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there. - Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.

Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely. - Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.

hissedilmek
to be sensed, be perceived
Türkçe - Türkçe
Hissedilmek işi
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Cimrilik. Bahillik. Tamahkârlık
HİSSET
(Osmanlı Dönemi) Alçaklık
hissedilmek
Sezilmek: "Bu akşam sesinde kaba ve iğrenç bir şeyden söz eder gibi, âdeta bir tiksinme hissediyordu."- H. E. Adıvar
hissedilmek
Hissetme işine konu olmak
hissedilmek
Sezilmek
hisset
Cimrilik, pintilik
hisset
Cimri
hissedilme