Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
- Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
The party was a big disappointment.
- Parti büyük bir hayal kırıklığıydı.
My mother was disappointed by my failure.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
We were disillusioned with the result.
- Sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğradık.
Don't be disillusioned.
- Hayal kırıklığına uğrama.
When the food is bad, it's a real letdown.
- Yemek kötü olduğunda, gerçek bir hayal kırıklığıdır.
The party was a bit of a letdown.
- Parti biraz hayal kırıklığıydı.