hapishane

listen to the pronunciation of hapishane
Türkçe - İngilizce
jail

I have never been inside a jail. - Bir hapishanede asla bulunmadım.

In the U.S., there are more prisoners than there is jail space for them. So the prisons are overcrowded. - Amerika'da hapishanede mahkumlar için ayrılan yer mahkumlara yeterli değildir.Bu yüzden hapishaneler çok kalabalıktır.

gaol
prison

When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet. - Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.

By the time you get out of prison, she'll have been married. - Sen hapishaneden çıkıncaya kadar o evlenmiş olacak.

pound
can

Tom is stuck in jail because he can't afford bail. - Kefalete gücü yetmediği için Tom hapishanede mahsur kaldı.

If you can't make bail, you'll have to stay in jail. - Eğer kefalet ödeyemezsen hapishanede kalmak zorunda kalacaksın.

(Latin) carcer
(Kanun) slammer
nick
quod
tank
institution
cage

You can cage the singer but not the song. - Şarkıcıyı hapishaneye koyabilirsin, ama şarkıyı değil.

cooler
penitentiary

Tom escaped from a state penitentiary. - Tom bir eyalet hapishanesinden kaçtı.

Tom was sent to a state penitentiary. - Tom bir eyalet hapishanesine gönderildi.

stockade
shop
pen

Dan was given a ten-year sentence at a state penitentiary. - Dan'e eyalet hapishanesinde on yıl hapis cezası verildi.

Tom was sent to a state penitentiary. - Tom bir eyalet hapishanesine gönderildi.

bull pen
stir
choky
coop
ward

You were a warden in a prison for ten years. - Sen bir hapishanede on yıl boyunca gardiyandın.

It surprises most people to find out that the prison warden is a woman. - Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır.

roundhouse
penal institution
prison, goal, jail
clink
hoosegow
bridewell
calaboose
lock away
dartmoor
quad
poky
hapishane müdürü
warden

I was a prison warden for ten years. - On yıldır hapishane müdürüydüm.

Tom was a prison warden for three years. - Tom üç yıldır bir hapishane müdürüydü.

hapishane hücresi
(Kanun) cell
hapishane koğuşu
tank
hapishane müdürü
governor
hapishane arabası
black maria
hapishane gardiyanı
prison guard

Tom is a prison guard. - Tom bir hapishane gardiyanı.

You were a prison guard for ten years. - Sen on yıldır bir hapishane gardiyanıydın.

hapishane gediklisi
jailbird
hapishane kaçağı
prison breaker
hapishane kaçağı
on the loose

Dan was a serial killer on the loose. - Dan hapishane kaçağı bir seri katildi.

hapishane kaçkını
1. person who is guilty but not yet arrested, criminal still at large. 2. scoundrel
hapishane kaçkını
jailbreaker
hapishane kaçkını
criminal still at large
hapishane kuşu
jailbird
hapishane kuşu
gaolbird
hapishane minibüsü
(Konuşma Dili) black maria
hapishane psikozu
prison psychosis
hapishane tecrit kısmı
(Askeri) standard detention unit
hapishane ücreti
(Kanun) carcelladium
hapishane ücreti
(Kanun) carcelage
hapishane ücreti
(Kanun) prison fee
askeri hapishane
brig

Throw him in the brig. - Onu askeri hapishaneye atın.

askeri hapishane
detention barracks
askeri hapishane
glasshouse
hücreleri gardiyana baklan dairevi hapishane
panopticon
küçük hapishane
calaboose
Türkçe - Türkçe
Hapis cezasına çarptırılanların kapatıldıkları yer, dam, ceza evi, kodes
(Osmanlı Dönemi) KODES
içeri
(Osmanlı Dönemi) TEVKİFHÂNE
dipdam
kafes
(Hukuk) MAHBES
mahpus
mehterhane
hapishane