gömme

listen to the pronunciation of gömme
Türkçe - İngilizce
burial
built-in
burying

The dog was busy burying his bone in the garden. - Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.

sepulture
burying, burial
interment
committal service
flush
inhumation
buried; sunken; recessed
burying, burial; buried; let-in, countersunk, recessed, inlaid, flush, built-in
let in
inlaid
entombment
sunken
sunk
built in
embedment
(İnşaat) mounting
insert
recessed
funeral
countersunk
nesting
builtin
gömmek
bury

Sami wanted to bury Layla in Cairo. - Sami, Leyla'yı Kahire'ye gömmek istedi.

The dog was busy burying his bone in the garden. - Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.

gömmek
embed
gömme dolap
closet
gömme anahtar
flush switch
gömme ayak
pilaster pilastr
gömme banyo
built-in bathtub
gömme baş
countersunk head
gömme belleği
nesting store
gömme dolap
a) built-in wardrobe b) built-in cupboard
gömme dolap
built-in closet or cupboard
gömme kama
sunk key
gömme kilit
mortise lock
gömme kilit
inset lock
gömme mobilya
built-in furniture
gömme sütun
arch engaged column
gömme zıvana
chase mortise
gömmek
let in
gömmek
sink into
acil gömme
(Askeri) emergency burial
gömmek
sepulchre
gömmek
fit in
gömmek
sepulcher
gömmek
nestle
gömmek
grave
sıhhi atık gömme çukuru
(Çevre) sanitary landfill
göm
{f} grave

They buried him in his grave. - Onlar onu mezarına gömdüler.

After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave. - Tom'u öldürdükten sonra, Mary onu sığ bir mezara gömdü.

göm
{f} embedded
göm
bury

They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long. - Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim.

She's burying her money in the sand. - Parasını kuma gömüyor.

göm
inter

Her ashes are interred here. - Onun külleri burada gömülüdür.

göm
{f} graven
göm
{f} graved
gömmek
entomb
gömmek
lay to rest
gömmek
inter
göm
burying

The dog was busy burying his bone in the garden. - Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.

She's burying her money in the sand. - Parasını kuma gömüyor.

göm
embed

How can I embed the debt clock on my Web site? - Borç saatini web siteme nasıl gömebilirim?

göm
buried

To make a long story short, we buried the hatchet. - Uzun lafın kısası savaş baltasını gömdük.

Who buried the gold bars here? - Buraya altın barlarını kim gömdü.

ölüyü toprağa gömme
burying the dead in the ground
altı köşe gömme anahtar
allen (hex) wrench
büyük gömme dolap
walk-in closet
geniş gömme dolap
walk-in closet
geniş gömme dolap
walk in
göm
entomb
gömmek
to bury, inter (a dead body)
gömmek
immerse
gömmek
inhume
gömmek
sink
gömmek
dig in
gömmek
commit to the ground
gömmek
to bury; to bury, to inter, to lay sb to rest; to embed, to inlay
gömmek
arch. to install, set in, build in
gömmek
intomb
gömmek
buried
gömmek
inurn
rastgele yerde gömme
(Askeri) isolated burial
toplu gömme
(Askeri) group burial
Türkçe - Türkçe
Güzün veya kışın ekilen ekin
Defnetme, tedfin
Mayalı veya mayasız, yağlı veya yağsız olarak yapılan bir tür kül pidesi
Üzerinde bulunduğu yüzeyin içine gömülmüş olan
Gömmek işi
(Osmanlı Dönemi) TELHİD
tedfin
defin
gömme balkon
Dış yüzeyden dışarı taşmayan, evin kullanım alanı içinde kalarak yapılmış balkon
gömme banyo
Çini veya benzeri bir madde ile kaplanarak gömülü olarak yerleştirilmiş olan banyo teknesi
gömme dolap
Duvarın içine yerleştirilmiş dolap, yerli dolap
gömme kilit
Gövdesi kapak veya çekmecenin kenarına açılan yuvaya gömülerek takılan kilit
gömmek
Bir ölüyü toprağın içine yerleştirmek, defnetmek
gömmek
Bir ölüyü toprağın içine yerleştirmek, defnetmek: "Kızı artık uyuduğu yere temelli gömmeye hazırlanıyordu."- O. C. Kaygılı
gömmek
Birinin cenaze törenine katılmak veya bir cenazeyi kaldırmak
gömmek
Bir nesnenin içine yerleştirmek, batırmak: "Ben annemin çarşafına kafamı gömdüm."- S. F. Abasıyanık
gömmek
Toprağın içine koymak, toprakla örtmek
gömmek
Bir nesnenin içine yerleştirmek, batırmak
gömmek
Birinden daha çok yaşamak
gömme