face as long as a fiddle

listen to the pronunciation of face as long as a fiddle
İngilizce - Türkçe
demir gibi yüz sürece
as long as
1. -diği sürece: You won't get so much as a penny from me as long as I live. Yaşadığım sürece benden bir kuruş bile alamayacaksın. 2
as long as
sürece

Hayat olduğu sürece, ümit vardır. - As long as there's life, there is hope.

Temiz tuttuğun sürece bu kitabı alabilirsin. - You may take this book as long as you keep it clean.

as long as
şartıyla

Kısa sürede geri gelmen şartıyla dışarı çıkabilirsin. - You may go out as long as you come back soon.

Ucuz olmak şartıyla, herhangi bir saat işimi görür. - As long as it is cheap, any watch will do.

as long as
dığı taktirde
as long as
yeter ki
as long as
hazır
as long as
-dikçe
as long as
dığı sürece
as long as
-mek koşuluyla
as long as
takdirde
as long as
süresince

İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim. - I waited for the bus in the snow as long as two hours.

as long as
-diği sürece
as long as
-mek şartıyla
as long as
madem ki
as long as
boyunca

Hayatım boyunca onunla bir daha görüşmeyeceğim. - I'll never see him again as long as I live.

as long as
-dığı sürece
as long as
prep.boyunca: ıf.takdirde
As long as
sürdükçe
a face as long as a fiddle
demir gibi bir yüz sürece
as long as
-dıkca
as long as
-dıkça
İngilizce - İngilizce
very sad countenance, sorrowful face
as long as
depending upon some condition or requirement; provided that; if, assuming; so long as

I don't care who you are, where you're from, what you did, as long as you love me —.

as long as
while; for some period of time

Stay as long as you like.

as long as
so long as, during the time that; since, inasmuch as
face as long as a fiddle

    Heceleme

    face as Long as a fid·dle

    Türkçe nasıl söylenir

    feys äz lông äz ı fîdıl

    Telaffuz

    /ˈfās ˈaz ˈlôɴɢ ˈaz ə ˈfədəl/ /ˈfeɪs ˈæz ˈlɔːŋ ˈæz ə ˈfɪdəl/