extreme line

listen to the pronunciation of extreme line
İngilizce - Türkçe

extreme line teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

end
{f} sona ermek

Öyle sona ermek zorunda değildi. - It didn't have to end like that.

Bir rüyayı yaşıyorsun ve rüya sona ermek üzere. - You are living a dream, and the dream is about to end.

end
{f} son vermek

Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum. - I want to put an end to the quarrel.

Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar. - Scientists are working hard to put an end to AIDS.

end
son bulmak
end
sona erdirmek

Fadıl evliliği sona erdirmek istedi. - Fadil wanted to end the marriage.

Onlar sadece İngiliz egemenliğini sona erdirmek için savaştılar. - They had just fought a war to end British rule.

end
{i} mec. ölüm, son
end
son kısım
end
bitim

O, filmin bitiminde çok farklı. - She's very different at the end of the movie.

Dersin bitimine kadar sadece on dakika var. - There are only 10 minutes left until the end of the lesson.

end
{f} bit

Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti. - Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter. - Life never ends but earthly life does.

end
{i} erek
end
{i} akıbet
end
encam
end
{i} kalıntı
end
end onbaş başa
end
tos vuruşu gibi baş başa
end
(Tıp) Son, uç, herhangi bir oluşumun sonu veya ucu
end
baş

O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı. - He tried to kill himself but it ended in failure.

Başlangıcı olanın sonu da vardır. - Whatever has a beginning also has an end.

end
(Tekstil) 1. uç 2. son
end
{f} bitirmek, son vermek; bitmek, sona ermek
end
bitme

Onun bitmeyen masallarından sıkıldım. - He bored me with his endless tales.

Hastane inşaatı bitmek üzere. - The construction of the hospital is about to end.

İngilizce - İngilizce
end
extreme line

    Heceleme

    ex·treme line

    Türkçe nasıl söylenir

    îkstrim layn

    Telaffuz

    /əkˈstrēm ˈlīn/ /ɪkˈstriːm ˈlaɪn/