He was affected by the heat.
- O, ısıdan etkilenmişti.
My thoughts and prayers are with all those who were affected by this terrible tragedy.
- Dua ve dileklerim bu korkunç faciadan tüm etkilenmişler için.
Tom was touched that Mary was worried about him.
- Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
I was moved by the story.
- Ben hikaye tarafından etkilenmiştim.
Tom is obviously shaken.
- Tom oldukça etkilenmiş.
Tom sounds impressed.
- Tom etkilenmiş görünüyor.
Tom is really impressed.
- Tom gerçekten etkilenmiş.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
- Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
- O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.