erkenden

listen to the pronunciation of erkenden
Türkçe - İngilizce
early in the day
early, very early
early

The prisoner asked to be released early. - Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.

She left home early in the morning for fear that she might miss the first train. - O, ilk treni kaçırabileceği korkusuyla sabah erkenden evden çıktı.

soon

Why didn't you tell me he was here? I had to know as soon as possible! - Niçin bana onun burada olduğunu söylemedin? Olabildiğince erkenden bilmem gerekiyordu.

in good time
betimes
Türkçe - Türkçe
Erken olarak, çok erken
Erken olarak, çok erken: "Kısmet olursa erkenden yola düzüleceğiz."- Ö. Seyfettin
ercecik
erkenden