yanaşmak

listen to the pronunciation of yanaşmak
Turkish - Turkish
Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek: "Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım."- F. R. Atay
Kıyıya varmak
Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek
Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek
Vapur, kayık vb. kıyıya varmak: "Günün birinde kocaman bir motor Santa Maria'ya yanaştı, içinden çıkan bir subay muhafızlarla uzun uzun görüştü."- R. H. Karay
İlişki kurmak
Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek: "Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir."- S. M. Alus. İlişki kurmak: "Vahşi ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz."- R. N. Güntekin
yanaşma
Ahıra yandan eklenen kom
yanaşma
Bir çiftçi yanında çaılışan işçi
yanaşma
Genellikle bir çiftçi yanında çalışan işçi, tutma
yanaşma
Yanaşmak işi
yanaşmak
Favorites