with pronounced for meanings

listen to the pronunciation of with pronounced for meanings
English - Turkish

Definition of with pronounced for meanings in English Turkish dictionary

with
{e} ile

Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın. - You must not write a letter with a pencil.

Lütfen bir dolmakalem ile yaz. - Please write with a pen.

with
yanında

O her gün şemsiyesini yanında taşır. - He carries his umbrella about with him every day.

Yanında sadece 100 yeni vardı. - He had only one hundred yen with him.

with
yanına

Gözleri kapalı olarak onun yanına oturdu. - She sat next him with her eyes closed.

Herkese karşı kaba davranamazsın ve sonsuza dek onun yanına kalacağını bekleyemezsin. - You can not be rude to everyone and expect to get away with it forever.

with
-in lehinde
with
canlı

Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı? - Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?

Ben özellikle bu canlı portreden memnunum. - I am pleased with this vivid portrait in particular.

with
uyanık
with
ile beraber

Tom Mary ile beraber çıkmamı öneren kişiydi. - Tom was the one who suggested that I go out with Mary.

Emily ile beraber gitmek istiyorum. - I want to go together with Emily.

with
-i olan
with
-e karşın
with
-den yana
with
-e karşı
with
-e rağmen
with
sayesinde

Yeteneğin sayesinde çok para kazanabilmelisin. - With your talent, you should be able to make a lot of money.

Yardımın sayesinde başarabildim. - With your help, I could succeed.

with
nedeniyle

Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım. - I had to have my brother help me with my homework due to illness.

Biz kaza nedeniyle nadir bir durumla karşılaştık. - We were faced with an unusual situation because of the accident.

with
geri

Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı. - In the end, the Germans were forced to withdraw.

Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar. - I think everyone looks back on their childhood with some regret.

with
ile beraber/birlikte, ile: She's living with her aunt. Teyzesiyle beraber oturuyor. Will you come with us? Bizimle gelir misin? Wisdom
with
-li
with
(İnşaat) ile, birlikte
with
edat
English - English
with
with pronounced for meanings

    Hyphenation

    with pro·nounced for meanings

    Turkish pronunciation

    wîdh prınaunst fôr minîngz

    Pronunciation

    /wəᴛʜ prəˈnounst ˈfôr ˈmēnəɴɢz/ /wɪð prəˈnaʊnst ˈfɔːr ˈmiːnɪŋz/
Favorites