uygulanan

listen to the pronunciation of uygulanan
Turkish - English
applied
practical
adopted
practiced
practised

Swimming is a sport that is practised in water. - Yüzme suda uygulanan bir spordur.

uygulanan basınç
applied pressure
uygulanan gerilim
applied pressure
uygulanan güç
applied power
uygulanan kuvvet
applied force
uygulanan şok
applied shock
uygula
{f} implement

Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses. - Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.

Although the decision to implement this plan has already been made, the finer points still need to be planned out. - Bu planı uygulamak için karar verilmesine rağmen, ince noktaların hâlâ planlanmaya ihtiyacı var.

herkese aynı uygulanan
(Ticaret) across-the-board
uygula
(Bilgisayar) apply onto
uygula
{f} practice

I agree with the ban in principle, but in practice it will be extremely difficult. - Ben prensip olarak yasağa katılıyorum fakat uygulamada oldukça zor olacak.

Put your plan into practice as soon as possible. - Planınızı mümkün olduğu kadar kısa sürede uygulamaya koyun.

uygula
apply

The law doesn't apply to this case. - Yasa bu durumda uygulanmaz.

Can we apply this rule in this case? - Bu durumda bu kuralı uygulayabilir miyiz?

uygula
{f} applied

She applied a bandage to the wound. - Yaraya bir bandaj uyguladı.

This rule cannot be applied in every case. - Bu kural her durumda uygulanamaz.

uygula
{f} implementing
anket uygulanan grup
panel
derialtına uygulanan
hypodermic
fiyata göre resim uygulanan tarife
sliding scale
uygula
apply to

This rule doesn't apply to first-year students. - Bu kural birinci sınıf öğrencilerine uygulanmaz.

Does it only apply to masculine nouns? - Bu sadece eril isimlere mi uygulanır?

vajinayı temizlemek için uygulanan sıvı
vaginal douche
yahudilere uygulanan soykırım
holocaust