tuzluk

listen to the pronunciation of tuzluk
Turkish - English
(Gıda) salt shaker

That's an interesting-looking salt shaker. - O ilginç görünümlü bir tuzluk.

salt-cellar
castor
saltcellar, saltshaker
caster
shaker

That's an interesting-looking salt shaker. - O ilginç görünümlü bir tuzluk.

saltshaker; saltcellar
salt

The salt cellar will be on the table. - Tuzluk masada olacak.

That's an interesting-looking salt shaker. - O ilginç görünümlü bir tuzluk.

saltshaker
saltcellar
salt cellar
tuz
{i} SALT

You can't drink seawater because it's too salty. - Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.

Please give me salt and pepper. - Lütfen bana tuz ve biber ver.

tuzluk-biberlik
(Gıda) salt and pepper shakers
tuzluk (kapağı delikli)
saltshaker
tuzluk (kapağı deliksiz)
saltcellar
tuz
common salt
tuz
the salt
Tuz
(Tıp) sal
biberlik-tuzluk
(Gıda) pepper and salt shakers
tuz
chem. salt
tuz
(Tabiat Doğa) (mineral, maden) [syn.: tuz, sodyum kloruru] salt
tuz
salts: İngiliz tuzu Epsom salts
tuz
salt, common salt
tuz
salt, table salt
English - English

Definition of tuzluk in English English dictionary

tuz
{n} a lock, bunch or tuft of hair
tuz
A lock or tuft of hair
Turkish - Turkish
Tuz konan kap
Atlarda gözün üstündeki, insanlarda köprücük kemiğinin ardındaki çukur yer
Otlayan hayvanların tuz ihtiyacını karşılamak üzere, öğütülmüş kaya tuzlarının, yğmurdan korunmasını ve hayvanların rahatça yararlanmasını sağlayan üstü kapalı yer
(Osmanlı Dönemi) HURAK
(Osmanlı Dönemi) NEVFELE
(Osmanlı Dönemi) ÜMHUD
TUZ
Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billursu madde (NaCl)
Tuz
sodyum klorür
Tuz
nemek
Tuz
(Osmanlı Dönemi) ŞÜZAM
Tuz
(Osmanlı Dönemi) ŞEZAT
Tuz
milh
tuz
Bir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan bireşim
tuz
Bir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan birleşim
tuzluk
Favorites