Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi.
 - They were encouraged not to let their cattle roam freely.
Kedim geceleri dolaşmaktan hoşlanır.
 - My cat likes to roam at night.
Bir Japon erkek çocuğun rüştüne varır varmaz evini terk etmesi ve macera arayışı içinde kara yoluyla dolaşması gerekliliği eski zamanlarda gelenekti.
 - It was the custom in old times that as soon as a Japanese boy reached manhood he should leave his home and roam through the land in search of adventures.