the thing supposed; a postulate, or proposition assumed; a supposition

listen to the pronunciation of the thing supposed; a postulate, or proposition assumed; a supposition
English - Turkish

Definition of the thing supposed; a postulate, or proposition assumed; a supposition in English Turkish dictionary

assumption
{i} sanı
assumption
{i} farzetme

O sadece bir farzetme. - That was just an assumption.

assumption
hipotez
assumption
kibir
assumption
gurur
assumption
poz
assumption
azamet
assumption
farz

O sadece bir farzetme. - That was just an assumption.

assumption
tahmin
assumption
(Mukavele) varsayım, kabul, tahmin
assumption
{i} takınma
assumption
{i} taslama
assumption
{i} varsayım, faraziye
assumption
tahmin,varsayım
assumption
(Askeri) VARSAYIM, FARAZİYE: Planlama sırasında; komutanın durum muhakemesini tamamlamasına ve kendi hareket tarzı hakkında bir karara varmasına imkan verecek olumlu delilin mevcut bulunması halinde, cari durum hakkında bir tahmin veya olayların olası gerçekleşmesiyle ilgili ön tahmin. Bu tahminlerin biri veya her ikisi gerçek bilgi olarak varsayılır
assumption
{i} üstüne alma
assumption
hazreti meryem'in göğe kabulü
assumption
{i} üstlenme
assumption
(isim) farzetme, sanı; havalara girme, üstüne alma; üstlenme, yüklenme, takınma, taslama
assumption
(Nükleer Bilimler) kabul
English - English
assumption
the thing supposed; a postulate, or proposition assumed; a supposition

    Hyphenation

    the thing supposed; a postulate, or prop·o·si·tion assumed; a sup·po·si·tion

    Pronunciation

Favorites