the place of a player in front of an opponent's goal; also, the player

listen to the pronunciation of the place of a player in front of an opponent's goal; also, the player
English - Turkish

Definition of the place of a player in front of an opponent's goal; also, the player in English Turkish dictionary

home
{i} ev
home
(Bilgisayar) giriş

Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti. - Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.

home
bomba

Bomba Tom'un evini parçalara ayırdı. İyiki, o anda evde değildi. - The bomb blew Tom's house to smithereens. Fortunately, he wasn't at home at the time.

Onlar evlerimizin dışına bomba yerleştirdiler. - They planted bombs outside our homes.

home
dar

Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın. - You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.

Darmadağın bir evde yaşamak çok streslidir. - Living in a cluttered home is very stressful.

home
evde yuapılmış
home
kodak ocağı
home
(maç) öz sahasında
home
yuvayla ilgili
home
(takım) ev sahibi
home
(fiil) yuvasına dönmek, yurda dönmek (kuş), sinyâllere göre yönelmek, hedeflemek
home
(sıfat) evde yapılan, evdeki, eve ait, vatana ait, hedefe ait, kendi sahasında olan
home
{i} aile ocağı
home
{s} kendi sahasında olan
home
(isim) ev, yuva, aile ocağı, yurt, vatan, bakımevi, kale, hedef (bomba), kendi sahası
home
{i} kendi sahası
home
{s} evde yapılan
home
{i} bakımevi

Tom bir bakımevine kondu. - Tom was put in a nursing home.

home
{i} hedef (bomba)
home
ülkesinde

Tom ülkesinde bir kız arkadaşı olduğunu Mary'ye söylemedi. - Tom had not told Mary that he had a girlfriend back home.

home
bulunulan yer
English - English
home
the place of a player in front of an opponent's goal; also, the player
Favorites