the length of an altitude of a polygon or solid

listen to the pronunciation of the length of an altitude of a polygon or solid
English - Turkish

Definition of the length of an altitude of a polygon or solid in English Turkish dictionary

height
(Denizbilim) ağız yüksekliği
height
yücelik
height
ana çekit
height
pozisyon
height
en üst derece
height
doruk
height
yükseklik

Gerçeği söylemek gerekirse. Ben yükseklikten korkuyorum, Sen bir korkaksın! - To tell you the truth, I am scared of heights. You are a coward!

Yüksekliklerden korktuğunu biliyorum. - I know you're afraid of heights.

height
yüksek yer
height
{i} boy

Tom ve Jim aynı boydalar. - Tom and Jim are the same height.

Tom ve Mary yaklaşık aynı boydalar. - Tom and Mary are about the same height.

height
{i} tepe

Ben Uğultulu Tepeler'i okumayı yeni bitirdim. - I just finished reading Wuthering Heights.

height
{i} zirve

Bu, aptallığın zirvesidir. - That is the height of foolishness.

height
{i} doruk, en yüksek nokta
height
(Askeri) YÜKSEKLİK: Bir cismin, noktanın veya yerden yüksekte bulunan bir seviyenin veya diğer bir referans sathın dikey mesafesi; yükseklik aşağıdaki gibi belirtilir. Çok alçak: 500 feet'ten az. Alçak: 500 ila 2000 feet (yer seviyesi üstünde). Orta: 2000-25.000 feet Yüksek: 25.000-50.000 feet çok yüksek: 50.000 feet'den yüksek
height
{i} yükselti
height
(Askeri) (NATO) YÜKSEKLİK: l. Bir nokta olarak mütalaa edilen ve belirli bir başlangıç yüzeyinden ölçülen bir nokta, seviye veya cismin dikey uzaklığı. 2. Bir cismin dikey ebadı
height
zirve/yükseklik
height
(isim) yükseklik, irtifa, boy, tepe, doruk, zirve
English - English
height
the length of an altitude of a polygon or solid

    Hyphenation

    the length of an al·ti·tude of a po·ly·gon or sol·id

    Turkish pronunciation

    dhi lengkth ıv ın ältıtud ıv ı päligän ır sälıd

    Pronunciation

    /ᴛʜē ˈleɴɢkᴛʜ əv ən ˈaltəˌto͞od əv ə ˈpälēˌgän ər ˈsäləd/ /ðiː ˈlɛŋkθ əv ən ˈæltəˌtuːd əv ə ˈpɑːliːˌɡɑːn ɜr ˈsɑːləd/
Favorites