tending to; in the direction of; in behalf of

listen to the pronunciation of tending to; in the direction of; in behalf of
English - Turkish

Definition of tending to; in the direction of; in behalf of in English Turkish dictionary

toward
{e} -e doğru, -in yanına doğru: toward the river nehre doğru
toward
-e doğru
towards
{e} e doğru
towards
{e} karşı

Onlar müslümanlara karşı bir müslümanın düşmanına karşı asla davranmadığı şekilde davranıyor. - They behave towards Muslims in a way in which a Muslim would never behave towards his enemy.

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir. - All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.

toward
{e} -e karşı
toward
{e} e karşı
toward
(Aİ) bkz.towards
toward
e doğru
toward
{e} e yakın
toward
{e} yönünde

İyileşme yönündeki ilk adım, bir sorunun olduğunu kabul etmektir. - The first step toward recovery is admitting that you have a problem.

toward
{e} -e doğru, -e yakın (bir zaman): toward noon öğleye doğru
toward
yakın

Samanyolu galaksimize en yakın sarmal gökada Andromeda'dır. Andromeda 2 milyondan fazla ışık yılı uzaklıktadır. Onun orta çıkıntısı ve spiral kolları 15 derecelik açıyla bize doğru eğiktir. - The spiral galaxy closest to our Milky Way galaxy is Andromeda. Andromeda is over 2 million light-years away. Its central bulge and spiral arms are tilted toward us at a 15 degree angle.

Tom bana karşı çok cana yakın. - Tom has been very friendly toward me.

toward
uysal
toward
doğru

Yol batıya doğru hafifçe kıvrılır. - The road curves gently towards the west.

Kızlar kalabalığa doğru şarkı söyleyerek geldi. - The girls came singing toward the crowd.

toward
çok şey vaadeden
toward
yumuşak başlı
toward
aday olan
towards
akşam üzeri
towards
tarafına doğru

Tom Mary ile ilgilenmediğini söyledi fakat o her zaman onun bulunduğu odanın tarafına doğru bakıyor gibi görünüyordu. - Tom said he wasn't interested in Mary, but he seemed to always be looking towards the side of the room where she was.

towards
{e} bak. toward
English - English
toward
towards
tending to; in the direction of; in behalf of
Favorites