strolling, striding

listen to the pronunciation of strolling, striding
English - Turkish

Definition of strolling, striding in English Turkish dictionary

walking
{s} yürüyen

Tabiri caizse, o yürüyen bir sözlüktür. - He is, so to speak, a walking dictionary.

Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever. - Tom likes to observe the people walking by.

walking
{i} yürüyüş

Yürüyüşe itirazım yok. - I don't mind walking.

Dün, parktaki yürüyüşten evime giderken bir sağanağa yakalandım. - Yesterday I was caught in a shower on my way home from walking in the park.

walking
{i} yürüme

O yalnız yürümeyi sever. - She likes walking alone.

Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi. - The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.

walking
{f} yürü

O yalnız yürümeyi sever. - She likes walking alone.

O uzun mesafe yürümeye alışkın. - He is used to walking long distances.

walking
canlı
walking
ayaklı

O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir. - He's what they call a walking encyclopedia.

Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi. - He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.

walking
walking legs yürüyebilme
walking
walking dictionary her kelimenin anlamını söylemeye hazır olan kimse
walking
{i} gezme, yürüme
walking
canlı sözlük
walking
walking beam makinada kuvvet nakleden ve muntazam rakkas hareketiyle işleyenwalking delegate sendika temsilcisi
walking
{i} yürüyüş (tarzı)
English - English
{i} walking
strolling, striding
Favorites