Definition of somehow or other: see other in English Turkish dictionary
- somehow
- z. nasılsa, her nasılsa, bir yolunu bulup: We'll do it somehow. Bir yolunu bulup yaparız
- somehow
- bir şekilde
Saat altıya kadar bir şekilde onu yaptırmalıyım.
-I must have it done somehow by six.
Sonuçta istasyona koştum ve bir şekilde tam vaktinde oraya ulaştım.
-In the end I ran to the station, and somehow got there on time.
- somehow
- her nasılsa
Her nasılsa kendini kurtardı.
-Somehow, he saved himself.
Bay Jackson her nasılsa Tom'un benim için ev ödevimi yaptığını biliyordu.
-Mr. Jackson somehow knew that Tom had done my homework for me.
- somehow
- herhangi bir şekilde
- somehow
- nasıl olsa
- somehow
- bi şekilde
- somehow
- nasılsa
Her nasılsa kendini kurtardı.
-Somehow, he saved himself.
Her nasılsa, farklı görünüyorsun.
-Somehow, you look different today.
- somehow
- ne yapıp edip
- somehow
- nedense
Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
-Somehow I have taken a fancy to that girl.
Her nedense farklı görünüyorsun.
-You look different somehow.
- somehow
- nasıl olduysa
- somehow
- her nedense
Her nedense bugün çok iyi görünmüyorsun. Sorun mu var?
-Somehow you don't sound too good today. Is anything the matter?
Her nedense bana karşı öfkeliydi.
-She was somehow incensed against me.
- somehow
- bir yolla
- somehow
- nedense/bir şekilde
- somehow
- bir türlü
- somehow
- bir yolunu bulup
Bir yolunu bulup ormanı geçeceğiz.
-We will get through the jungle somehow.
Bir yolunu bulup kendini kurtardı.
-He saved himself somehow.
- somehow
- somehow or other her nasıl olursa olsun
- somehow
- nasıl olursa
Related Terms
Definition of somehow or other: see other in English English dictionary
- somehow