Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
- It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
Tanrı olmasaydı, o zaman her şeye izin verileceğine karar verdi.
- He decided that if God didn't exist then everything was permitted.
Tom bunu yapmak için izinli.
- Tom is permitted to do that.