sörf

listen to the pronunciation of sörf
Turkish - English
surfing

Tom is keen on surfing. - Tom sörf yapmaya düşkündür.

He is really crazy about surfing. - Sörf yapmaya bayılıyor.

surf

Did you have a good time swimming and surfing? - Yüzerek ve sörf yaparak eğlendin mi?

He is really crazy about surfing. - Sörf yapmaya bayılıyor.

board
surfboard

Tom bought me a new surfboard. - Tom bana yeni bir sörf tahtası aldı.

Tom gave me a surfboard. - Tom bana bir sörf verdi.

sports
surfing, surfboarding
sörf dalgası
(Askeri) surf current
sörf yapan genç kız
(Argo) wahine
sörf yapma
surfing

He is really crazy about surfing. - Sörf yapmaya bayılıyor.

Which are you better at, boogie-boarding or surfing? - Hangisinde daha iyisin, yarım sörf tahtasıyla sörf yapmada mı yoksa sörf yapmada mı?

sörf yapma
surfriding
sörf yapmak
to surf, to go surfing
sörf yapmak
surf

I don't like surfing. - Sörf yapmaktan hoşlanmam.

orada sörf yapabilir miyim
Can I go surfing there
yapay sörf bölgesi
(Askeri) artificial surf zone
Turkish - Turkish
Özel kayma aracı ve yelkenlisi ile denizde yapılan bir tür spor