Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
- Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
Bu ambalajı kaldırmak zordur.
- This packaging is hard to remove.
Tom dövmesini kaldırmak istedi.
- Tom wanted to get his tattoo removed.
Kahve lekesini çıkarmak zordu.
- The coffee stain was difficult to remove.
Cümleyi favorilerinizden çıkarmak için siyah kalp butonuna basın.
- To remove a sentence from your list of favorites, click on the black heart icon.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
Eve girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir.
- You must remove your shoes before entering a house.
Kahve lekesini çıkarmak zordu.
- The coffee stain was difficult to remove.
Bulaşıkları masadan kaldırdı.
- She removed the dishes from the table.
Eski mobilyayı kaldırdık.
- We removed the old furniture.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
Tüm şüpheleri ortadan kaldırmaya çalıştım.
- I tried to remove all doubt.
Tom silahını kılıfından çıkardı ve onu masaya bıraktı.
- Tom removed his pistol from his shoulder holster and laid it on the table.
O, makyajını sildi ve yüzünü yıkadı.
- She removed her makeup and washed her face.
Dalağını almak zorunda kaldık.
- We had to remove your spleen.
Dövmemi çıkartmak zorunda kaldım.
- I had to get my tattoo removed.
Onu çıkartmak zorunda kaldım.
- I had to get it removed.
Kahve lekesini çıkarmak zordu.
- The coffee stain was difficult to remove.
Çıkardığın giysileri dikkatlice yerine koy.
- Stow away carefully the clothes you removed.
Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
- Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
Eski mobilyayı kaldırdık.
- We removed the old furniture.
Bu cümlenin ilk harfinin başında kaldırılması gereken bir boşluk var.
- There is a blank space in front of the first letter of this sentence that should be removed.
Ağaçlar parktan kaldırıldı.
- Trees have been removed from the park.
İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.
- The obstacles to our progress have been removed at last.
He removed the marbles from the bag.
Die had she rather in tormenting griefe, / Then any should of falsenesse her reproue, / Or loosenesse, that she lightly did remoue.
And loke that ye ryde streyte unto Sir Lucius and sey I bydde hym in haste to remeve oute of my londys.
Shortly after this, my father removed, and settled in the same county, about ten miles above Greenville.
Steve is my second cousin once removed.
... if you remove it, or tamper with it, it's really obvious. You give it a fragile housing, ...
... Afghan security forces, and begin to remove our troops. To the point that you make, though, ...