reach; succeed

listen to the pronunciation of reach; succeed
English - Turkish
ulaşmak; başarılı
arrive
{f} varmak

O, zamanında varmak için koştu. - He ran, so as to arrive on time.

Nancy asla zamanında varmaktan geri kalmaz. - Nancy never fails to arrive on time.

arrive
{f} ulaşmak

İtfaiyeciler umutsuzca olay yerine ulaşmak için çalışıyorlar. Umarız çok geç olmadan varırlar! - Firefighters are trying desperately to reach the scene of the accident. Let's hope they arrive before it's too late!

arrive
{f} varmak; gelmek: When will we arrive? Ne zaman varacağız? Has the mail arrived? Posta geldi mi?
arrive
{f} gelmek

Erken gelmek için elimden geleni yapacağım. - I'll try my best to arrive early.

Ben gelmek istiyorum. - I would like to arrive.

arrive
varış
arrive
gelen kimse
arrive
arrival geliş
arrive
{f} başarı kazanmak
arrive
dönmek
arrive
bir ereğe ulaşmak
arrive
doğmak
arrive
yetişmek
arrive
gelip çatmak
arrive
ulaş

Biz bekledik ama o ulaşamadı. - We waited but he failed to arrive.

Okula saat dokuzdan önce ulaşmalısın. - You should arrive at school before nine.

arrive
üstesinden gelmek
arrive
gelip dayanmak
English - English
{f} arrive