present participle of to ring

listen to the pronunciation of present participle of to ring
English - Turkish

Definition of present participle of to ring in English Turkish dictionary

ringing
çınlama

Kulaklarındaki devamlı tiz çınlama Tom'u çılgına çeviriyor. - The constant, high-pitched ringing in Tom's ears is driving him crazy.

ringing
çınlayan
ringing
çalınma
ringing
parazit salınım
ringing
tanin
ringing
geçici salınım
ringing
çalarak
ringing
(Bilgisayar) çalıyor

Az önce telefon çalıyordu, değil mi? - The telephone was just ringing, wasn't it?

Telefon çalıyor. İstersen, yanıtlayacağım. - The telephone is ringing. If you want, I'll answer it.

ringing
çalan

Meşgul kadın çalan telefonu görmezden geldi. - The busy woman ignored the ringing telephone.

Çalan bir zil sesi duydum. - I heard the sound of a ringing bell.

ringing
(Tıp) Çınlama, kulakta hissedilen çınlama sesi
ringing
{i} çan sesi

Kilisenin yakından çan sesini duyabiliyorduk. - We could hear the bells ringing from a nearby church.

ringing
çınlama,n.çalma: v.çal: prep.çalarak
English - English
ringing