partici

listen to the pronunciation of partici
Turkish - English
pol
(someone) who is an all-out party man
partisan
parti
(Hukuk) party

I could not go to the party because of illness. - Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.

We have a party tomorrow evening. - Yarın akşam bir partimiz var.

parti
bash

Tom is having a birthday bash this weekend. - Tom bu haftasonu bir doğum günü partisi veriyor.

parti
social

The Socialist Party groomed him as a presidential candidate. - Sosyalist parti onu başkan adayı olarak yetiştirdi.

I think the socialist party will win. - Bence sosyalist parti kazanacak.

parti
shindig
parti
get-together

I'm having a little get-together tomorrow at my place. Would you like to come? - Yarın benim yerimde küçük bir parti veriyorum. Gelmek ister misin?

parti
{i} hand
parti
consignment
parti
(Argo) rage
parti
entertainment
parti
parcel
parti
part

He appeared at the party late. - O, partiye geç geldi.

We have a party tomorrow evening. - Yarın akşam bir partimiz var.

parti
run

The ruling party is running a smear campaign against the opposition. - İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.

We'll run into her at the party. - Partide onunla karşılaşacağız.

parti
(Kanun) faction
parti
{i} do
parti
lot

The party was a lot of fun. - Parti çok eğlenceliydi.

We did a lot of singing and dancing at the party. - Partide bir sürü şarkı söyledik ve dans ettik.

parti
game

We played a lot of games at the party. - Partide pek çok oyun oynadık.

parti
party of
parti
the party
parti
bargain, something acquired very cheaply
parti
setout
parti
shipment
parti
(one) game (in a series)
parti
mus. part
parti
consignment (of goods)
parti
(mal) parcel
parti
party (social gathering)
parti
party, political party; party, do; (mal) consignment; batch
parti
get together

Let's get together and have a party. - Toplanalım ve bir parti verelim.

parti
clan
parti
gettogether
English - English

Definition of partici in English English dictionary

parti
Someone (especially a man) who is considered to be a good choice for marriage, because of wealth, status etc

We met some time ago a man that would just do for you, if you were not already engaged to Jonathan. He is an excellent parti, being handsome, well off, and of good birth.

parti
{i} basic plan of a structure (Architecture)
Turkish - Turkish
Bir partiye çok bağlı olan, o partinin öğretisini savunmayı, onun çıkarlarını korumayı amaç edinen
Siyasi gücünü yalnız kendi yandaşlarına çıkar sağlamak için kullanan (kimse)
Parti üyesi
PARTiZAN
parti
Vurgun, kazanç: "Kazanmakta olduğu partinin güme gitmesinden korkan terlikçi İhsan..."- H. Taner
parti
Tutam (II)
parti
Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasi topluluk, fırka: "Seçmenler yeni güç santrallerinin doğayı bozacağını düşündükleri için karşı partiyi tutmuşlar."- H. Taner. İnsan topluluğu
parti
Bir bütünün parçası, kısım
parti
Bir şeyi kutlamak amacıyla düzenlenen eğlence
parti
Bir kişi, bir kuruluş veya bir topluluğun, çoğu belli bir şeyi kutlama amacıyla düzenledikleri eğlence
parti
İnsan topluluğu
parti
Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasi topluluk, fırka
parti
Bazı oyunlarda bir kez: "Öğle sonları birkaç parti tavla oynamaktan hiç vazgeçmiyorduk."- Y. K. Karaosmanoğlu
parti
Bir kişi, bir kuruluş veya bir topluluğun, çoğu belli bir şeyi kutlama amacıyla düzenledikleri eğlence: "Gülümhan'ın partisinde tanışır gibi olmuştuk."- A. İlhan. Çok ucuza elde edilen şey, kelepir
parti
Bir bütünün parçası, kısım: "Yedi sekiz balyalık bir partiden bir buçuk, iki kilo tütün yürütüyordu."- N. Cumalı
parti
Çok ucuza elde edilen şey, kelepir
parti
Vurgun, kazanç
parti
Bazı oyunlarda bir kez
parti
Armoniyi oluşturan ezgilerden her biri
English - Turkish

Definition of partici in English Turkish dictionary

parti
evlilik için uygun kimse
parti
(isim) eş [fr.]
parti
{i} eş [fr.]
partici
Favorites