Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Tom plana karşı çıktı.
- Tom opposed the plan.
Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.
- Red, as opposed to green, is a sign of danger.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Onun söylediğine karşıyım.
- I'm opposed to what he said.
Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Onun söylediğine karşıyım.
- I'm opposed to what he said.
Üzgünüm, ama bu projeye karşıyım.
- I'm sorry, but I am opposed to this project.
Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.
- We oppose the government on this matter.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
... engineer's design was faulty, as opposed to the ...
... be the top of your class as opposed ...