necessity, requirement; shortage of an indispensable item; distress, hardship

listen to the pronunciation of necessity, requirement; shortage of an indispensable item; distress, hardship
English - Turkish

Definition of necessity, requirement; shortage of an indispensable item; distress, hardship in English Turkish dictionary

need
ihtiyaç

Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor. - Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.

Büyük bir ordu ve donanmaya ihtiyaç olacaktı. - A large army and navy would be needed.

need
gereksinim

Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var. - Our factory needs a lot of machinery.

Sanırım benim yardımıma gereksinimin var. - I think you need my help.

need
{i} lüzum
need
(İnşaat) ihtiyaç olmak
need
(isim) ihtiyaç, gereksinim, gerek, lüzum, yoksulluk, muhtaçlık
need
-e ihtiyacı olmak
need
{f} gerekmek

Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir. - We need to work together to find a solution to our mutual problem.

Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir. - The world needs to develop new energy sources in place of oil.

need
{i} 1. gereksinim, gereksinme, ihtiyaç; gerek, gereklik, gereklilik, lüzum: What are your needs? İhtiyaçlarınız nedir? a need for money para
need
{f} ihtiyacı olmak

Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır. - To be poor is not to have little, but to need much.

need
ihtiyaç duyma

Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın. - You won't be needing that where you're going.

Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı. - Tom bought a few things he didn't need.

need
ihtiyaç hissetmek
need
gerekirse

Biriyle konuşman gerekirse istediğin zaman beni ara. - If you need to talk to someone, call me any time you want.

Eğer bir yere gitmen gerekirse, ben gelip seni alabilirim. - If you need a ride, I could come and get you.

need
gereksinim duymak
need
-mali
need
gereksinmek
need
gereksemek istemek
need
need ihtiyaç duy
need
yolsuzluk
need
gereksinim, gereksinme, ihtiyaç; gerek, gereklik, gereklilik, lüzum: What are your needs? İhtiyaçlarınız nedir? a need for money para
need
(Askeri) GEREKSİNME, İHTİYAÇ
English - English
{i} need
necessity, requirement; shortage of an indispensable item; distress, hardship

    Hyphenation

    necessity, requirement; short·age of an in·dis·pen·sa·ble item; distress, hard·ship

    Pronunciation

Favorites