muhabi̇r

listen to the pronunciation of muhabi̇r
Turkish - English

Definition of muhabi̇r in Turkish English dictionary

muhabir
correspondent

I am a poor correspondent. - Ben kötü bir muhabirim.

He was sent abroad as a correspondent. - Bir muhabir olarak yurt dışına gönderildi.

muhabir
negotiation
muhabir
journo
muhabir
Correspondent, intelligencer, reporter, legman
muhabir
reporter or correspondent (for the news media)
muhabir
reporter

His wife screened him from reporters. - Karısı onu muhabirlerden sakladı.

Reporter: Can you give me an example? - Muhabir: Bana bir örnek verebilir misin?

muhabir
reporter, correspondent, interviewer
muhabir
legman
muhabir
intelligencer
muhabir (gazete/radyo/tv/)
reporter
muhabir banka
(Ticaret) corresponding bank
muhabir banka
Correspondent bank
muhabir
advertiser
muhabir
interviewer
yarı/muhabir üye
associate
[der] muhabir; raportör¡
[Der] reporter, reporters ¡
foto muhabir
(Basın) photo journalist
güven belgeli muhabir
(Askeri) accredited correspondent
muhabir
pressman
muhabir
informer
özel muhabir
special
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Haber veren, haberci
(Osmanlı Dönemi) Gazeteye havadis gönderen kimse
muhabir
Basın ve yayın organlarına haber toplayan, bildiren veya yazan kimse: "Ben de Tanin muhabiri olarak aynı trenle gidecektim."- F. R. Atay
muhabir
Herhangi bir kuruluşun çalışmasıyla ilgili olarak, merkezle başka bir ülke arasında bağlantıyı sağlayan görevli
muhabir
Herhangi bir kuruluşun çalışmasıyla ilgili olarak merkezle başka bir ülke arasında bağlantıyı sağlayan görevli
muhabir
Basın ve yayın organlarına haber toplayan, bildiren veya yazan kimse
muhabir banka
Akreditif işlemlerinde, ihracatçı ve ithalatçı arasında bağlantıyı sağlamakla görevli banka