English - Turkish
Definition of means an individual who is in English Turkish dictionary
- student
- öğrenci
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
-Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.
-The students' lunch period is from twelve to one.
- student
- {i} stajyer
- student
- student body bir okul veya üniversite öğrencilerinin tümü
- student
- {i} araştırıcı
- student
- talebe
Ben okula gitmeyi seven bir talebeyim.
-I am a student who likes going to school.
Toplam olarak takribî bin talebe var.
-There are about a thousand students in all.
- student
- okuvcu
- student
- uzman
- student
- student lamp değişik yönlere çevrilebilen masa lambası
- student
- student teacher stajiyer öğretmen
- student
- student nurse hemşirelik öğrencisi
- student
- {i} gözlemci
- student
- mektepli
- student
- studentship öğrencilik
Related Terms
English - English
Definition of means an individual who is in English English dictionary
- student
means an individual who is
Hyphenation
means an in·di·vi·du·al who I·sTurkish pronunciation
minz ın îndıvîcıwıl hu îzPronunciation
/ˈmēnz ən ˌəndəˈvəʤəwəl ˈho͞o əz/ /ˈmiːnz ən ˌɪndəˈvɪʤəwəl ˈhuː ɪz/
Resimler
History
Favorites