Dolma kalemimi aramak zorundayım.
- I have to look for my pen.
O, bir taksi aramak için dışarı çıktı.
- She went out to look for a taxi.
Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
- I went to many shops to look for the book.
Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
- The police promised Tom that they would look for his daughter.
Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
- Tom went out to look for something to eat.
Aptal görünmekten korkuyordum.
- I was afraid of looking stupid.
Aptal görünmeyi sevmiyorum.
- I don't like looking foolish.
Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.
- I am looking at the matter from a different viewpoint.
Bir şeye bakış şeklin senin durumuna bağlıdır.
- Your way of looking at something depends on your situation.
Rahibe Teresa neye ihtiyaç olduğunu görmek için etrafına bakarak işine başladı.
- Mother Teresa began her work by looking around to see what was needed.
Bir kişinin nasıl biri olduğunu onun arkadaşlarına bakarak söyleyebilirsin.
- You can tell what a person is like by looking at his friends.
Lezzetli görünümlü yiyecek zorunlu olarak iyi tat vermez.
- Delicious looking food doesn't necessarily taste good.
Tom ortalama görünümlü.
- Tom is average looking.
He spent his life looking for the truth.
... So that's the sort of thing I'm looking for. ...
... So we have searchers looking for the information. ...