Subjects characterized as having achieved decisional equilibrium were well distributed throughout the range of decisional situations, although none of these individuals participated in more than nine different decisions.
He decided to quit smoking.
- Sigarayı bırakmaya karar verdi.
She decided to quit her job.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
Tom is having a hard time deciding what to wear to the party.
- Tom partide ne giyeceğine karar vermede zorlanıyor.
Tom had trouble deciding what to do next.
- Tom'un daha sonra ne yapacağına karar verme sorunu vardı.
I decided to be happy because it's good for my health.
- Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.
He decided to quit smoking.
- Sigarayı bırakmaya karar verdi.
The verdict is something only a jury can decide.
- Hüküm sadece jüri tarafından karar verilebilen bir şeydir.
My wife and I can't decide on names for the twins.
- Eşim ve ben ikizler için isimler üzerinde karar veremiyoruz.
Whichever highway you decide on, it will be crowded with cars and trucks.
- Hangi otoyola karar verirsen ver, arabalarla ve kamyonlarla dolu olacaktır.
We should determine what is to be done first.
- Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
- Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
- Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.