Afganistan'ın başkenti Kabil'dir.
- Kabul is the capital of Afghanistan.
Kabil Afganistan'ın başkentidir.
- Kabul is Afghanistan's capital city.
Admission to students only.
- Sadece öğrenciler kabul edilir.
Please tell me the requirements for admission to the college.
- Koleje kabul için gerekli şeyleri anlatabilir misiniz.
Tom gave an acceptance speech.
- Tom bir kabul konuşması yaptı.
Tom's acceptance speech was OK.
- Tom'un kabul konuşması iyiydi.
The plan has been agreed to in advance.
- Plan peşinen kabul edildi.
They agreed to work together on the project.
- Projede birlikte çalışmayı kabul ettiler.
Do you accept credit cards?
- Kredi kartlarını kabul ediyor musunuz?
In brief, you should have accepted the responsibility.
- Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
An agreement acceptable to all parties was finally reached.
- Tüm partiler için kabul edilebilir bir anlaşmaya sonunda ulaşıldı.
Tom nodded in agreement.
- Tom başını sallayarak kabul etti.
In brief, you should have accepted the responsibility.
- Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
I accepted her invitation.
- Onun davetini kabul ettim.
Tom had trouble accepting Mary's love.
- Tom'un Mary'nin sevgisini kabul etme sorunu vardı.
Thanks for accepting my friend request on Facebook.
- Facebookdaki arkadaşlık isteğini kabul ettiğin için teşekkür ederim.
His achievements were acknowledged.
- Onun başarıları kabul edildi.
She acknowledged her mistake.
- O, hatasını kabul etti.
All right. I'll accept your offer.
- Tamam, önerinizi kabul edeceğim.
He circulated from table to table at the reception.
- Kabulde masadan masaya dolaştı.
There were beautiful flowers on the reception desk.
- Kabul masasında güzel çiçekler vardı.
He admitted having done wrong.
- O, yanlış yaptığını kabul etti.
We agreed that something must be done.
- Biz bir şey yapılması gerektiğini kabul ettik.
I also use this study for receiving guests.
- Bu çalışma odasını misafirleri kabul etmek için de kullanırım.
I don't think Tom would approve.
- Tom'un kabul edeceğini sanmıyorum.
The team approved his proposal.
- Takım onun önerisini kabul etti.
Tom gave Mary a thumbs up.
- Tom Mary'yi kabul etti.