köylü

listen to the pronunciation of köylü
Turkish - English
peasant

Many peasants died during the drought. - Birçok köylü kuraklık esnasında öldü.

Many peasants died during the drought. - Kıtlık süresince birçok köylü öldü.

countryman
villager

A lot of villagers were killed by soldiers. - Birçok köylü askerler tarafından öldürüldü.

The boy cried Wolf, wolf! and the villagers came out to help him. - Kurt, kurt diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.

countrified
hayseed
peasant, villager
country folk
provincial
Corydon
grass roots
kerne
rube
ploughman
rustic
hick
villager; peasant
(ırl.) kern
yokel
person from the same village as oneself, fellow villager
plowman
peasantry
hodge
villein
cottager
clown
{i} churl
{i} boor
jack
ryot
köylü akraba
country cousin
köylü delikanlı
swain
köylü güzeli
amaryllis
köylü kadın
peasant woman
köylü kadın
countrywoman
köylüler
{i} peasantry
karısı köylü
farmers wife
köylüler
villagers

The villagers were kind to their visitors. - Köylüler ziyaretçilerine karşı nazikti.

The villagers believed in a life after death. - Köylüler ölümden sonraki bir hayata inanıyorlar.

köylüler
peasants

The majority of the peasants living in this godforsaken village cannot read nor write. - Bu kahrolası köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.

The peasants were planting rice. - Köylüler pirinç ekiyorlardı.

biraz köylü
semirural
derebeyine bağlı köylü
villein
evli evine, köylü köyüne!
(Konuşma Dili) Let's break up and go home!
genç köylü
swain
ingiliz köylü danscısı
morris dancer
ingiliz köylü dansı
morris dancing
tipik köylü
Corydon
Turkish - Turkish
Köy halkı
Aynı köyden olan
Kaba, anlayışsız kişi
Kaba, anlayışsız: "Otomobilin içinden köylü kılıklı, tıknaz bir adam çıktı."- H. Taner
Köy halkı: "Köylüleri, özellikle onları çok iyi tanıyordu."- T. Buğra
Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan: "Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun / Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini."- Ö. B. Uşaklı
Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan
pagan
oğuz
köylü kentli
Çeşitli yerleşim yerlerinden olan (kimse)
köylü çorbası
Tavuk eti, pırasa, patates, kereviz, havuç ve şalgam kullanılarak un ve yağ karışımına yedirilmesi sonucunda hazırlanan malzemenin bol su içerisinde pişirilmesiyle yapılan bir çorba türü
karısı köylü
Kılıbık
karısı köylü
Karısının yakınlarını benimseyip kendi yakınlarını unutan erkek
English - Turkish

Definition of köylü in English Turkish dictionary

Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi
Turkish Socialist Workers and Peasants' Party. İt was founded by Şefik Hüsnü Değmer
köylü
Favorites