Biz hemen başlamalıyız.
- We must start at once.
Hemen yolculuğa hazırlan.
- Get ready for the trip at once.
Derhal işimize başlayalım.
- Let's begin our work at once.
Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
- Go at once, otherwise you will be late.
Aniden gökyüzü karardı ve yağmur başladı.
- All at once the sky became dark and it started to rain.
Aniden bir feryat duydum.
- All at once, I heard a cry.
Aynı zamanda iki şeyi yapamazsın.
- You can't do two things at once.
Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma.
- Don't try to do all these things at once.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Ne kadar zor bir şey, sevmek ve akıllı olmak, ve her ikisi birden.
- How difficult a thing it is, to love, and to be wise, and both at once.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
Aniden bir silah sesi duyduk.
- All at once we heard a shot.
Aniden bir patlama oldu.
- All at once there was an explosion.
İki şeyi aynı anda yapamam.
- I can't do two things at once.
İki şeyi aynı anda yapma.
- Don't do two things at once.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.