hazırlatmak

listen to the pronunciation of hazırlatmak
Turkish - English
to have (something) prepared, have (something) made ready
to have (someone) prepare (something)
to allow (someone) to prepare (something)
hazırla
prepare

It would be to your advantage to prepare questions in advance. - Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.

I have to prepare for the test in English. - İngilizce test için hazırlanmak zorundayım.

hazırla
{f} priming
hazırla
{f} steel
hazırla
{f} preparing

She is busy preparing for the trip. - O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.

Magdalena and Lech are preparing for their Polish exams. - Magdalena ve Lech, Lehçe sınavlarına hazırlanıyorlar.

hazırla
concoct
hazırla
drawn up

He has drawn up a will. - O, bir vasiyetname hazırladı.

hazırla
{f} prepared

In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake. - Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.

He prepared his speech very carefully. - Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.

Turkish - Turkish
Hazır duruma getirmek
hazırlatma
Hazırlatmak işi