English - Turkish
Definition of having fitness, propriety, or suitableness in English Turkish dictionary
- clever
- {s} zeki
Keşke daha zeki olsaydım.
-I wish I were clever.
John Bill'den daha zeki.
-John is cleverer than Bill.
- clever
- {s} akıllı
O,açık ara farkla sınıfın en akıllı öğrencisidir.
-He is by far the cleverest student in the class.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
-My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
- clever
- {s} zarif
- clever
- {s} becerikli
O, zeki ve becerikli.
-He's clever and resourceful.
Tom akıllı ve beceriklidir.
-Tom is clever and resourceful.
- clever
- {s} cin gibi
- clever
- açıkgöz
- clever
- uz
- clever
- zeyrek
- clever
- çok bilmiş
- clever
- acar
- clever
- kafalı
- clever
- parlak
- clever
- usta
- clever
- (sıfat) zeki, akıllı, cin gibi, zarif, becerikli, yetenekli; esprili
- clever
- beceriklilik
- clever
- cleverness akıllık
- clever
- cleverhl akılca
Related Terms
English - English
Definition of having fitness, propriety, or suitableness in English English dictionary
- clever
having fitness, propriety, or suitableness
Hyphenation
ha·ving fitness, propriety, or suitablenessPronunciation
Resimler
History
Favorites