hızlıca

listen to the pronunciation of hızlıca
Turkish - English
quickly

Food spoils quickly in hot weather. - Yiyecekler sıcak havada hızlıca bozulur.

To prevent the disease from spreading quickly was not an easy task. - Hastalığın hızlıca yayılmasını önlemek kolay bir görev değildi.

fast

Tom flopped onto his bed and was soon fast asleep. - Tom yatağına yığıldı ve kısa sürede hızlıca uyudu.

rapidly
hurriedly
speedily
swiftly
veloce
hız
velocity

The velocity of light is about 186,000 miles per second. - Işık hızı saniyede yaklaşık 186.000 mildir.

Light travels at a velocity of 186,000 miles per second. - Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.

hız
speed

Come on, Arianna, speed up or we'll never get there! - Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!

Ken was fined 7,000 yen for speeding. - Ken hızdan dolayı 7.000 yen para cezasına çarptırıldı.

hız
pace

I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely. - Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.

He walked at a quick pace. - O büyük bir hızla yürüdü.

hız
{i} expedition
hız
{i} rate

His synchronizing rate left nothing to be desired. - Onun senkronizasyon hızı arzulanan bir şey bırakmadı.

The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year. - Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek.

hız
rush
hız
ratio

The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI. - Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.

hız
(Biyokimya) velecity
hız
(Meteoroloji) sayisal
hız
impetus
hız
celerity
hız
dispatch
hız
swiftness
hız
momentum
hız
speeds

The airplane is capable of supersonic speeds. - Uçak sesten hızlı hızlara ulaşabilir.

A category 5 hurricane can reach speeds of about 155 miles per hour. - Kategori 5 bir kasırga saatte yaklaşık 155 mil hıza ulaşabilir.

hız
speeded
hız
momentum, impetus
hız
speed, velocity " sürat; impetus
hız
quickness
hız
enthusiasm, spiritedness, spirit, vigor, vitality, zest
hız
pelt
hız
bat

The battle quickly became fierce and bloody. - Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.

hız
raciness
hız
force, strength, power, violence: Rüzgârın hızı kesildi. The wind's died down
hız
tilt
hız
speed, rapidity, velocity
hız
career
hız
haste

Mary hastened back to her room. - Mary hızla odasına geri döndü.

The mistake hastened his retirement. - Hata onun emekliliğini hızlandırdı.

hız
speed , rate
hız
rapidness
hız
lick
hız
rapidity
hız
loudness
hız
range
Turkish - Turkish

Definition of hızlıca in Turkish Turkish dictionary

HIZ
(Osmanlı Dönemi) Sür'at, çabukluk.* Gayret, şevk
HIZ
(Osmanlı Dönemi) Fiz: Alınan yolun zamana oranı
Hız
şiddet
hız
Bir hareketten doğan güç, şiddet: "Yağmur şimdi hızını daha da arttırmıştı."- H. Taner. Çaba, güç, gayret, takat
hız
Çabukluk, sürat
hız
Çabukluk, sür'at
hız
Çaba, güç, gayret, takat
hız
Alınan yolun harcanan zamana oranı, sür'at
hız
Bir hareketten doğan güç, şiddet
hız
Alınan yolun harcanan zamana oranı, sürat: "Hikâyede baştan sona kadar hareket ve hız olmalıdır."- F. R. Atay
hız
(Osmanlı Dönemi) sürat
hızlıca
Favorites