görgü tanığı

listen to the pronunciation of görgü tanığı
Turkish - English
eyewitness

Tom is an eyewitness. - Tom bir görgü tanığı.

Layla was the only eyewitness. - Leyla tek görgü tanığıydı.

eye witness
bystander

Tom was an innocent bystander. - Tom masum bir görgü tanığı.

görgü tanık
bystander
görgü tanık
eyewitness

There were no eyewitnesses. - Görgü tanıkları yoktu.

Turkish - Turkish
Tanıklığı, olay görmüş olmasına dayanan tanık