göçmen

listen to the pronunciation of göçmen
Turkish - English
immigrant

These new immigrants had no skills. - Bu yeni göçmenlerin hiçbir becerisi yoktu.

Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay. - Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.

migrant

Many migrants travel from Greece, through the Balkans, to Western Europe. - Birçok göçmen Balkanlar üzerinden Yunanistan'dan Batı Avrupa'ya seyahat ediyor.

Migrants from the continent crossed the Japan sea. - Göçmenler kıtadan Japon denizini geçti.

settler

The settlers learned that the land in the valley was fertile. - Göçmenler vadideki toprağın verimli olduğunu öğrendiler.

The indigenous population took up arms against the settlers. - Yerli nüfus göçmenlere karşı silaha sarıldı.

migratory

In autumn the migratory birds fly south. - Sonbaharda göçmen kuşları güneye uçar.

The swift is a small migratory bird of the family Apodidae. - Ebabil Apodidae ailesinin küçük bir göçmen kuşudur.

emigrant

The ship carried hundreds of emigrants to the US. - Gemi yüzlerce göçmeni Amerika'ya taşıdı.

According to a survey done by the UN in 2015, Russia is one of the few countries that has a large number of both immigrants and emigrants. - BM'nin 2015 yılında yaptığı bir ankete göre Rusya, çok sayıda göçmen ve göç veren az sayıda ülkelerden biridir.

incomer
migrant; emigrant; immigrant
migrant, migrating, migratory (animals)
migrant, migrating, migratory; emigrant, emigrating; immigrant, immigrating
(Hukuk) migrant, immigrant
immigrant, emigrant, settler; migratory, migrant
transmigrant
emigre
visitant
göçmen kaçakçılığı
(Kanun) Immigrant smuggling
Göçmen İşçiler Sosyal Sigortası için Danışma Komitesi
(Hukuk) Advisory Committee on Social Security for Migrant Workers
göçmen almak
immigrate
göçmen işçiler
(Hukuk) migrant workers
göçmen kontenjanı
quota
göçmen kuş
visitant
göçmen kuş
bird of passage, migratory bird
göçmen kuş
bird of passage
göçmen kuşlar
visitors
göçmen kuşu
(Tabiat Doğa) de: Zugvogel bird of passage
göçmen nüfus
immigrant population
göçmen olarak getirmek
immigrate
göçmen politikası
(Hukuk) migration policy
göçmen tür
(Denizbilim) fugitive species
siyasi göçmen
émigré
göçmen kuş
migrant
göçmenler
emigres
göçmen kuş
migratory bird

In autumn the migratory birds fly south. - Sonbaharda göçmen kuşları güneye uçar.

Many migratory birds come to this pond every year in winter. - Her yıl kış aylarında birçok göçmen kuş bu gölete gelir.

kaçak meksikalı göçmen
wetback
yabancı uyruklu göçmen tecrit harekatı
(Askeri) alien migrant interdiction operations
ıngiliz göçmen
pom
ıngiliz göçmen
pommy
ıngiliz göçmen
pommie
Turkish - Turkish
Sıcak iklimli ülkelere giden (hayvan)
Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir: "Ama biz de yeni göçmeniz, hâlden anlarız."- N. Araz
Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir
muhacir
English - Turkish
migratory
göçmen
Favorites