Africa is a continent of migration.
- Afrika bir göç kıtasıdır.
Hanson is wrong when he states international economic developments led to great migrations of labour in the seventeenth century.
- Hanson, uluslararası ekonomik gelişmelerin 17. yüzyılda büyük emek göçlerine yol açtığını söylediğinde hatalıdır.
America’s immigration system is broken.
- Amerika'nın göçmenlik sistemi bozuldu.
They demanded an end to the flood of immigration.
- Onlar göçmen seli için bir son talep ettiler.
Portugal is a country of emigration.
- Portekiz göç veren bir ülkedir.
The swift is a small migratory bird of the family Apodidae.
- Ebabil Apodidae ailesinin küçük bir göçmen kuşudur.
In autumn the migratory birds fly south.
- Sonbaharda göçmen kuşları güneye uçar.
It's not easy to prevent white flight from cities.
- Şehirlerden beyaz göçü önlemek kolay değildir.
Tom emigrated to Australia when he was thirty.
- Tom otuz yaşındayken Avustralya'ya göç etti.
I plan to emigrate to Australia.
- Avustralya'ya göç etmeyi planlıyorum.
The rural exodus depopulated entire villages in this region of Germany.
- Kırsal göçü Almanya'nın bu bölgesindeki bütün köylerin nüfusunu azalttı.
The swans migrate from here to Florida.
- Kuğular buradan Florida'ya göç ederler.
I wonder why birds migrate.
- Kuşların neden göç ettiğini merak ediyorum.
Tom immigrated to Australia when he was thirty.
- Tom otuz yaşındayken Avustralya'ya göç etti.
I was born and raised in Lojbanistan, so my native language has been Lojban, but I immigrated with my family to Blueberryland, so my adopted language has been Interlingua.
- Ben Lojbanistan'da doğup büyüdüm bu nedenle benim ana dilim Lojban oldu ama ben ailemle birlikte Blueberryland'e göç ettim, bu yüzden benim benimsediğim dil İnterlingua oldu.
This country suffers from brain drain.
- Bu ülke beyin göçünden muzdarip oluyor.