Tom'a sahte bir adres verdim.
- I gave Tom a fake address.
Bunun sahte olmadığından oldukça eminim.
- I'm pretty sure that this isn't a fake.
Bunun bir taklit olmadığını nereden biliyorsun?
- How do you know this isn't a fake?
Mary taklit bir Gucci çanta satın aldı.
- Mary bought a fake Gucci handbag.
Ona uydurma bir adres verdim.
- I gave him a fake address.
Amazon kitapları hakkında birçok tüketici yorumları uydurmadır.
- Many consumer reviews of books on Amazon are fake.