extrem

listen to the pronunciation of extrem
Turkish - Turkish
(Hukuk) Uç, aşırı uç, dış uçlar, radikal
English - Turkish

Definition of extrem in English Turkish dictionary

extreme
{s} aşırı

İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir. - Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.

Tom'un işi aşırı stress yaratıyor. - Tom's job creates extreme stress.

dramatically
çarpıcı/dramatik olarak
dramatically
önemli ölçüde

Doların döviz kuru önemli ölçüde düştü. - The dollar's exchange rate has dropped dramatically.

20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır. - Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.

dramatically
çarpıcı biçimde
dramatically
dramatik bir biçimde
extreme
(Meteoroloji) uç değerler
extreme
son had
dramatically
dramatik olarak
extreme
çok

Çok tembel görünüyorsun. - You seem to be extremely lazy.

Biz Tom'un önerisini çok aşırı olarak reddettik. - We rejected Tom's suggestion as too extreme.

extreme
(düşünce/vb.) aşırı
extreme
müfrit
extreme
(Tıp) Uç, son en uçta veya en sonda olan
extreme
{i} aşırı derece

Tom aşırı derecede heyecanlı görünüyor. - Tom seems extremely excited.

Tom aşırı derecede yorgun olduğunu söyledi. - Tom said he was extremely tired.

extreme
aşırı,uç nokta
extreme
{s} mutlâk
extreme
kenar
extreme

Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir. - The town is located in the extreme north of Japan.

Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti. - Fadil went to extremes to cover up his greed.

extreme
{i} uç, sınır
extreme
{s} şiddetli

Tom son derece şiddetli. - Tom is extremely violent.