disturbed, upset

listen to the pronunciation of disturbed, upset
English - Turkish

Definition of disturbed, upset in English Turkish dictionary

unsettled
henüz yerlesmemiş
unsettled
çalkantılı
unsettled
karışık
unsettled
(Ticaret) gayrı meskun
unsettled
yerleşik olmayan
unsettled
halledilmemiş
unsettled
konar göçer
unsettled
henüz yerleşmemiş
unsettled
gayri meskun
unsettled
(hava) değişken
unsettled
kararsız
unsettled
{f} tedirgin et
unsettled
{s} kararlaştırılmamış
unsettled
{s} yerleşilmemiş
unsettled
{s} huzursuz
unsettled
(sıfat) yerleşmemiş, oturmamış, yerleşilmemiş, kararlaştırılmamış, belirsiz, askıda, kararsız, huzursuz, ödenmemiş
unsettled
kapanmamış
unsettled
{s} belirsiz
unsettled
{s} karışıklık içinde, çalkantılı; karışık: The situation's still unsettled. Durum hâlâ karışık. unsettled political
unsettled
{s} ödenmemiş
English - English
unsettled