All the arrangements were made by Tom.
- Bütün düzenlemeler Tom tarafından yapıldı.
I'll see to the arrangements for the party.
- Parti için düzenlemelerle ilgileneceğiz.
Import regulations have been relaxed recently.
- İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
The new traffic regulations come into force tomorrow.
- Yeni trafik düzenlemeleri yarın yürürlüğe giriyor.
Import regulations have been relaxed recently.
- İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
You should keep to the regulations.
- Düzenlemelere uymalısınız.
Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
- Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
Editing letter is becoming a lost art.
- Mektup düzenlemek bir kayıp sanat haline gelmektedir.
Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town.
- Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.
This arrangement is only temporary.
- Bu düzenleme sadece geçici.
Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
- Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.
He put his room in order.
- O, odasını düzenledi.
Thank you for making the arrangements.
- Düzenlemeleri yaptığınız için teşekkür ederiz.
Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
- Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
Click here to edit the sentence.
- Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.
He has some knowledge of editing.
- Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.
Click here to edit the sentence.
- Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.
To edit a sentence, click on the pencil icon.
- Cümle düzenlemek için kalem ikonuna tıklayın.
I am not going out because I have to tidy my room.
- Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.
The two stamp collectors arranged a trade.
- İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
Hong Kong is the least regulated economy in Asia.
- Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.
Traffic lights are used to regulate traffic.
- Trafik ışıkları trafiği düzenlemek için kullanılır.
The President needs to sign a law regulating public spending.
- Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.
We organized a project team.
- Biz bir proje ekibi düzenledik.
Their house is organized according to Feng Shui.
- Evleri Feng Shui'ye göre düzenlendi.
She tried to persuade him to organize a boycott.
- O, onu bir boykot düzenlemesi için ikna etmeye çalıştı.
He organized a summer rock festival.
- O, bir yaz rock festivali düzenledi.
She spends more time organizing than I.
- O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
I have to organize my schedule before the end of the month.
- Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
Tom scheduled a last-minute meeting.
- Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.
We arranged the books according to size.
- Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik.
She spends more time organizing than I.
- O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
Traffic lights are used to regulate traffic.
- Trafik ışıkları trafiği düzenlemek için kullanılır.
The industry isn't well regulated.
- Endüstride iyi düzenleme yoktur.