başkasından

listen to the pronunciation of başkasından
Turkish - English
by indirect means
secondhand
başka
else

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

başka
different

I would do it in a different way than you did. - Senin yaptığından başka türlü yapardım.

Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story! - İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!

başka
another

I have another friend in China. - Çin'de başka bir arkadaşım var.

Show me another camera. - Bana başka bir kamera göster.

başka
other

By other's faults wise men correct their own. - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

They are talking loudly when they know they are disturbing others. - Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

başkasından öğrenilmiş
secondhand
başka
otherwise

Now that I am a teacher, I think otherwise. - Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.

Tom sat alone in the otherwise empty room. - Tom başka boş odada tek başına oturdu.

başka
beside

There was no one there besides me. - Orada benden başka kimse yoktu.

I don't have any other hobbies besides football. - Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.

başka
other than

It's none other than Tom! - O, Tom'dan başkası değil.

Did anybody other than Jim see her? - Jim'den başka onu gören biri var mı?

başka
forth
başka
but

It was nothing but a joke. - Bu şakadan başka bir şey değildi.

We had no choice but to leave the matter to him. - Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.

başka
any more

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

To be happy and not ask any more questions would be best. - Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.

başka
(Bilgisayar) more

They have no more wine. - Onların başka şarapları yok.

Tom reads more books than anyone else I know. - Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.

başka
apart

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

What else did you find in Tom's apartment? - Tom'un dairesinde başka ne buldun?

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

Tom doesn't know what else to do. - Tom başka ne yapacağını bilmiyor.

What else could I have done? - Başka ne yapabilirdim?

başka
alternate
başka
alternative

Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer. - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.

We had no alternative but to fight. - Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.

başka
further

Do you have anything further to say? - Söyleyecek başka bir şeyin var mı?

Do you have any further questions to ask? - Soracak başka sorunuz var mı?

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

We had no choice except to put up with it. - Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food. - Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen. - Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.

Nothing but a miracle can save her now. - Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.

başka
noneot
Turkish - Turkish

Definition of başkasından in Turkish Turkish dictionary

Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar
başkasından
Favorites