If you go around flinging mud, some of it will stick to you.
- Eğer çamur atmaya gidersen onun birazı sana yapışır.
If only you'd thought of that before shooting your big mouth off.
- Keşke desteksiz atmadan önce onun hakkında düşünseydin.
Some people started throwing rocks.
- Bazı insanlar taş atmaya başladılar.
I wish you'd quit throwing things at me.
- Keşke eşyaları bana atmaktan vazgeçsen.
I had to toss up between two of them.
- Ben onların ikisi arasında yazı tura atmak zorunda kaldım.
Indeed, dwarf tossing is an Olympic sport!
- Gerçekten, cüce atmak olimpik bir spordur!
Tom knows better than to throw rocks at the other children.
- Tom'un diğer çocuklara taş atmayacak kadar aklı var.
Tom was afraid that they'd lock him up and throw away the key.
- Tom onların onu kilitlemelerinden ve anahtarı atmalarından korkuyordu.
Do not pelt your dog with stones, so the neighbors will not imitate you.
- Köpeğinize taşlar atmayın, bu yüzden komşular sizi taklit etmeyeceklerdir.
I had to toss up between two of them.
- Ben onların ikisi arasında yazı tura atmak zorunda kaldım.