English - Turkish
Definition of at all times; ever; perpetually; throughout all time; continually in English Turkish dictionary
- always
- hep
Hepimiz onun hatalı olduğunu bilsek bile, Tom her zaman haklı olduğunu iddia eder.
-Tom always insists that he's right even when we all know that he's wrong.
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
-I've always wondered what it'd be like to have siblings.
- always
- her zaman
Her zaman altıda kalkarım.
-I always get up at six.
Bill her zaman dürüsttür.
-Bill is always honest.
- always
- daima
Futbol basit bir oyundur. 22 kişi bir topun peşin koşar ve sonunda da daima Almanlar kazanır.
-Football is a simple game. 22 men chase a ball for 90 minutes, and at the end the Germans always win.
Daima doğruyu söyledim.
-I've always told the truth.
- always
- herdem
- always
- hemişe
- always
- sonuna dek
- always
- durmadan
- always
- tekrar tekrar
- always
- defalarca
- always
- boyuna
Related Terms
English - English
Definition of at all times; ever; perpetually; throughout all time; continually in English English dictionary
- always
at all times; ever; perpetually; throughout all time; continually
Hyphenation
at all times; ever; perpetually; through·out all time; con·ti·nu·al·lyPronunciation
Resimler
Favorites