any great wickedness or sin; iniquity

listen to the pronunciation of any great wickedness or sin; iniquity
English - Turkish

Definition of any great wickedness or sin; iniquity in English Turkish dictionary

crime
{i} suç

Polis, suçu çözmek için yola çıktı. - The police set out to solve the crime.

Kanada'da suç oranı düşüyor. - The crime rate is decreasing in Canada.

crime
{i} aptallık
crime
mantıksızlık
crime
cürm
crime
mantıksızca hareket
crime
ayıp/suç
crime
cezalandırmak
crime
{i} suç, cürüm
crime
suçlu bulmak
crime
{i} cinayet

Cinayetle ilgili suçlu olduğuna inanmıyorum. - I believe he is not guilty of the crime.

Bir dizi cinayetin aynı adam tarafından işlendiği düşünüldü. - The series of crimes were thought to have been committed by the same man.

crime
{i} sabıka
crime
{i} cinayet romanı
crime
{i} yüz karası
crime
{i} günah, acımaya yol açacak kötü davranış
English - English
crime
any great wickedness or sin; iniquity
Favorites