English - Turkish
Definition of a variable color averaging a dark grayish purplish blue in English Turkish dictionary
- navy
- lacivert
- navy
- kazma makinesi
- navy
- bahriye
- navy
- donanma
Donanmanın denize gitmesi emredildi.
-The navy was ordered to go to sea.
Amerika Birleşik Devletleri donanması, savaş için hazır değildi.
-The United States navy was not ready for war.
- navy
- {i} deniz filosu
- navy
- {i} deniz kuvvetleri
Tom ve Mary deniz kuvvetlerine katıldılar.
-Tom and Mary joined the navy.
Pilota deniz kuvvetleri helikopterini uçurttular.
-They made the pilot fly the Navy helicopter.
- navy
- devletin gemi kuvveti
- navy
- (Askeri) DENİZ KUVVETLERİ: Bak. "United States Navy"
- navy
- navy bean küçük kuru fasulye
- navy
- koyu mavi
- navy
- deniz kuvvetler
Neden deniz kuvvetlerine katılmak istiyorsun?
-Why do you want to join the navy?
Mary koleji bitirdikten sonra deniz kuvvetlerine katıldı.
-Mary joined the navy after finishing college.
- navy
- navy yard harp gemileri tersanesi
Related Terms
English - English
Definition of a variable color averaging a dark grayish purplish blue in English English dictionary
- navy
a variable color averaging a dark grayish purplish blue
Hyphenation
a va·ri·a·ble col·or a·ver·ag·ing a dark gray·ish pur·plish BlueTurkish pronunciation
ı veriıbıl kôlır ävrîcîng ı därk greyîş pırplîş bluPronunciation
/ə ˈverēəbəl ˈkôlər ˈavrəʤəɴɢ ə ˈdärk ˈgrāəsʜ ˈpərpləsʜ ˈblo͞o/ /ə ˈvɛriːəbəl ˈkɔːlɜr ˈævrɪʤɪŋ ə ˈdɑːrk ˈɡreɪɪʃ ˈpɜrplɪʃ ˈbluː/
Resimler
Favorites